The South East Europe Media Organisation (SEEMO) has named Bülent Mumay, as the winner of the 2013 SEEMO Human Rights Award.
more: https://seemo.org/human-rights-2013/.
The award was presented to Bülent Mumay by Oliver Vujovic, SEEMO’s secretary-general, on 4 December 2013 in Istanbul.
The International Press Institute (IPI) and the undersigned freedom of the press and expression organisations denounce the decision by a Turkish appeals court to uphold the 20-month prison sentence against renowned journalist Bülent Mumay. This verdict represents a severe assault on press freedom and freedom of expression in Türkiye, further eroding the foundations of democratic discourse in the country.
We urgently call on Turkish authorities to end their harassment of critical journalists. Mumay’s case is emblematic of the systematic repression of independent journalism in Türkiye. Mumay’s only legal recourse is to file an individual application to the Constitutional Court, which should overturn this ruling.
The chronology leading to this verdict is deeply alarming:
On 6 May, 2023, Mumay was sentenced to 20 months in prison for his social media posts about a pro-government construction company’s seizure of Istanbul Municipality’s subway funds through a court during the period of time when the ruling party headed the municipality. The journalist appealed the sentence, but the appeal was rejected.
A Turkish court ordered to block access to his tweet, which alleged that the contractors were government-affiliated, following a complaint from Metin Güneş, the owner of the company.
On 20 May, 2024, further attempts to censor his reporting were made when a Turkish court ordered Twitter to remove another tweet about the same issue. On 20 August, 2024, an appeals court upheld the 20-month prison sentence. The court also ordered the Information and Communication Technologies Authority (BTK) to block access to news reports about the upheld prison sentence. At this point, Mumay’s only remaining legal recourse is to file an individual application to the Constitutional Court. The charges against Mumay, which include ‘illegally obtaining or disseminating personal data’, are a thinly-veiled attempt to silence critical journalism. The verdict, coupled with repeated censorship, demonstrates the escalating pressure on press freedom in Türkiye. It sends a chilling message to journalists seeking to report on matters of public interest, especially those involving politically connected entities.
Mumay’s case is not an isolated incident but part of a broader pattern of judicial harassment and censorship targeting Türkiye’s independent media. It highlights the urgent need for international attention to protect press freedom and the public’s right to information.
Ongoing harassment of independent journalists The persecution of Bülent Mumay exemplifies a widespread campaign of intimidation against journalists in Türkiye. The government employs a persistent approach to stifling investigative reporting, utilising legal intimidation, censorship, and financial coercion. Recent incidents emphasise the gravity of this trend:
Legal Persecution: BirGün journalists İsmail Arı and Timur Soykan face investigations for their books on organized crime and corruption, with authorities seeking fines and book seizures in what are clear attempts to curb investigative journalism.
Censorship: A Turkish court ordered the Information and Communication Technologies Authority (BTK) to block access to a news report by journalist İsmail Saymaz on the controversial appointment of Assoc. Prof. Miyase Koyuncu Kaya as Türkiye’s Education Attaché in The Hague, Netherlands, replacing her husband.
Financial Pressure: The systematic censorship of investigative journalism by the government has created an environment where even criminals feel emboldened to target journalists. A striking example is the lawsuit filed by drug lord Duax Ngakuru against Timur Soykan and Kırmızı Kedi Publishing, demanding 350,000 TL in damages and the withdrawal of the book Baron Invasion, which describes the activities of crime syndicates in Türkiye and explains why global mafias are flocking to Türkiye. This showcases the financial tools being used to intimidate journalists and publishers.
These cases illustrate the multifaceted assault on press freedom in Türkiye. Journalists covering matters of public interest face legal consequences, censorship, and financial ruin. This coordinated campaign endangers democratic principles and threatens the public’s right to be informed.
The undersigned organizations demand that instead of punishing journalists for informing the public, Türkiye’s judiciary should hold accountable those violating press freedom in the country. It is essential that journalists be allowed to perform their vital role in society without fear of retribution.
This statement was produced by IPI as part of the Media Freedom Rapid Response (MFRR), a Europe-wide mechanism which tracks, monitors and responds to violations of press and media freedom in EU Member States and candidate countries, funded by the European Commission.
Signed:
International Press Institute (IPI)
ARTICLE 19 Europe
Articolo 21
Association of Journalists, Ankara
European Centre for Press and Media Freedom (ECPMF)
Foreign Media Association Turkey (FMA)
IFEX
Media and Law Studies Association (MLSA)
Osservatorio Balcani Caucaso Transeuropa (OBCT)
PEN International
PEN America
PEN Canada
PEN Norway
Platform for Independent Journalism (P24)
Progressive Journalists Association (ÇGD)
South East Europe Media Organisation (SEEMO)
Swedish PEN
The European Federation of Journalists (EFJ)
Turkey’s Journalists’ Union (TGS)
in Turkish language:
Türkiye: Basın ve ifade özgürlüğü kuruluşları gazeteci Bülent Mumay’a verilen hapis cezasının onanmasını kınıyor Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), aşağıda imzası bulunan basın ve ifade özgürlüğü kuruluşlarıyla birlikte gazeteci Bülent Mumay’a verilen 20 aylık hapis cezasının onanmasını kınıyor. Bu karar, Türkiye’de gazetecilerin özgürce haber yapma hakkını tehdit ediyor. Aynı zamanda, halkın doğru bilgiye ulaşmasını zorlaştırarak demokrasinin işleyişini olumsuz etkiliyor.
Türkiye’deki yetkililere, gazetecilere yönelik tacize son vermeleri için acil çağrıda bulunuyoruz. Mumay’ın davası, Türkiye’de bağımsız gazeteciliğe yönelik sistematik baskının son örneklerinden biridir ve bu durum giderek artan bir eğilim olarak ciddi endişelere yol açmaktadır. Mumay’a verilen hapis cezasının onanmasına uzanan süreçte yaşananlar endişe vericidir:
6 Mayıs 2023’te Mumay, bir inşaat firmasının İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) metro kredisine haciz koydurması ile ilgili sosyal medya paylaşımları nedeniyle 20 ay hapis cezasına çarptırıldı. Gazeteci karara itiraz etti, ancak itirazı reddedildi. Mumay’ın hükümetle bağlantılı müteahhitlerin sürece dahil olduğu iddialarını dile getiren tweet’i hızlıca engellendi.
20 Mayıs 2024’te, aynı konuyla ilgili başka bir tweet’ine erişim engeli getirilerek habercilik faaliyetlerini sansürleme girişimleri devam etti. 20 Ağustos 2024’te, istinaf mahkemesi 20 aylık hapis cezasını onadı. Onaylanan hapis cezasıyla ilgili haberlere erişim engellendi. Bu aşamada Mumay’ın tek seçeneği Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmak. Mumay’a yöneltilen “kişisel verileri hukuka aykırı şekilde ele geçirme veya yayma” suçlamaları, araştırmacı gazeteciliği sindirme stratejisinin
bir sinyalidir. Hapis cezası kararı ve tekrarlanan sansür, Türkiye’de basın özgürlüğü üzerinde artan baskıyı gözler önüne sermekte ve siyasi bağlantılı yapılarla ilgili kamu yararına haber yapmak isteyen gazeteciler üzerinde caydırıcı bir etkiye yol açmaktadır.
Mumay’ın davası tekil bir örnekten ziyade Türkiye’de bağımsız medyaya yönelik kapsamlı bir yargı tacizi ve sansür uygulamasının parçasıdır. Bu durum, basın özgürlüğü ve halkın bilgi alma hakkının korunmasının uluslararası düzeyde daha fazla gündem teşkil etmesi gerekliliğine işaret etmektedir.
Bağımsız Gazetecilere Yönelik Süregelen Baskı Bülent Mumay’a yönelik sansür ve hapis cezası kararı, Türkiye’deki gazetecilere yönelik yaygın bir yıldırma politikasının son
örneklerindendir. Hükümet, araştırmacı gazetecileri susturmak için davalarla gözdağı, sansür ve finansal baskı gibi yöntemlerle ısrarlı bir tutum sergilemektedir. Yakın zamanda yaşanan gelişmeler bu eğilimin ciddiyetini vurgulamaktadır: Yasal Cezalandırma: BirGün gazetesi yazarları İsmail Arı ve Timur Soykan, organize suç ve yolsuzluk hakkındaki kitapları nedeniyle soruşturmalarla karşı karşıya kaldı ve kitaplarının toplatılması talep edildi. Bu, araştırmacı gazeteciliği engellemeye yönelik açık girişimlerden biri oldu.
Sansür: Gazeteci İsmail Saymaz’ın, Milli Eğitim Bakanlığı Hollanda Lahey ğitim Ataşeliği görevinden ayrılan Doç. Dr. Niyazi Kaya’nın yerine eşi Doç. Dr. Miyase Koyuncu Kaya’nın atanmasıyla ilgili haberine erişim engeli getirildi. Finansal Baskı: Hükümetin araştırmacı gazeteciliğe yönelik sistematik sansürü, suçluların bile gazetecileri hedef alma cesaretini bulduğu bir ortam yarattı. Çarpıcı bir örnek, uyuşturucu baronu Duax Ngakuru’nun Timur Soykan ve Kırmızı Kedi Yayınevi’ne karşı açtığı, 350.000 TL tazminat ve Baron İstilası kitabının toplatılmasını talep eden dava oldu. Bu dava, gazetecileri sindirmek için kullanılan finansal baskıyı gözler önüne serdi. Bu vakalar, Türkiye’de basın özgürlüğüne yönelik çok yönlü saldırıyı göstermektedir. Kamuyu ilgilendiren gerçekleri gün yüzüne çıkaran gazeteciler davalar, sansür ve mali yıkımla karşı karşıya kalmaktadır.
Bu uygulamaların tümü, demokratik ilkeleri tehlikeye atmakta ve halkın bilgi edinme hakkını tehdit etmektedir.
Aşağıda imzası bulunan kuruluşlar, Türkiye’de yargının, kamuoyunu bilgilendirdikleri için gazetecileri cezalandırmak yerine, ülkede basın özgürlüğünü ihlal edenlerden hesap sormasını talep etmektedir.
Gazetecilerin toplum için kritik olan bu mesleği misilleme korkusu olmadan yerine getirmelerine izin verilmesi esastır.
Bu açıklama, Avrupa Komisyonu tarafından finanse edilen ve AB Üye Devletleri ile aday ülkelerdeki basın ve medya özgürlüğü ihlâllerini belgeleyen Avrupa çapında bir mekanizma olan Medya Özgürlüğü Acil Müdahale (MFRR) kapsamında Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) tarafından hazırlanmıştır.
İmzalayanlar:
Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI)
ARTICLE 19 Avrupa
Articolo 21
Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (ECPMF)
Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ)
Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD)
Gazeteciler Cemiyeti, Ankara
Güney Doğu Avrupa Medya Örgütü (SEEMO)
IFEX
İsveç PEN
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA)
OBC Transeuropa
PEN Amerika
PEN Kanada
PEN Norveç
Punto24 Bağımsız Gazetecilik Derneği (P24)
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS)
Uluslararası PEN
Yabancı Medya Derneği (FMA)